KORE'DE JAPON İŞGALİ'Nİ ANLATAN KORE DİZİLERİ

KORE'DE JAPON İŞGALİ

Türkiye'de Uzak Doğu hakkında çok fazla yanlış bilgi mevcut. Türk milleti için Çinli, Japon ve Koreli hepsi aynı milletlerdir, aynı dili konuşurlar, hepsi böcek ve kedi, köpekten başka bir şey yemez. Bize göre, bu insanlar birbirlerine çok benzediği için, onların ayrı milletlerden olmaları da mümkün değildir. (Gerçi Kore ve diğer ülkeler için de Türkiye bir Arap ülkesi olarak görülür, çoğu Türkiye nerede onu bile bilmez. O konuya hiç girmeyeyim en iyisi.)


Genelde bizler yolda bir çekik gördük mü "Aha da Çinli!" ya da "Ana... Capon'a bak!" deriz. Hatta haberlere konu olmuş bir olay da oldu malum. Çinlileri dövecekken Korelilere saldıran bazı yarım akıllılar çıktı. Hatta bu yüzden Kore'de çok kötü bir Türkiye algısı oluştu.Buradan sevgili yurttaşlarıma sesleniyorum, Ey Türk milleti, her gördüğünüz çekiği lütfen Çinli ya da Japon sanmayın! Çoğumuz Doğu Asya ülkelerini aynı ırk sandığımız gibi, hepsinin kardeş kardeş geçindiğini de düşünürüz. Hiç kuşkusuz, aralarında çok kuvvetli kültürel ve ekonomik bağlar var. Ancak sınır anlaşmazlıkları, paylaşılamayan ada sorunları gibi tarihten gelen birbirleriyle komşu ülke olmalarıyla alakalı derin nefretler de bulunmakta.

Peki Korelilerin Japonlarla ilişkisi nasıldır?


Her ne kadar Japonya'da, Kore dizilerinin büyük hayran kitlesi bulunsa ve de Koreli şarkıcılar her ne kadar Japonca albümler çıkarıp, Japonya'da konserler düzenleyerek o ülkelerin pazarlarına ulaşmayı hedefleseler de aslında Kore ile Japonya'nın tarihte yaşanan bazı olaylar nedeniyle aralarının çok da iyi olduğu söylenemez. Kore'nin Japonya'ya düşmanlığının temel sebebi ise, Japonya'nın Kore'yi işgali. Japonya, o dönemin Uzak Doğu'sunun en güçlü devleti. 1867 yılında başlayan "Meiji Restorasyonu" adı verilen reform süreciyle, Batı tarzı yenilikler yaparak sanayileşmiş bir ülke. Ancak ham madde ve doğal kaynak yönünden zayıf bir ülke olması nedeniyle, Kore’yi 1910 yılında işgal etmiş ve Kore’de katı bir sömürge yönetimi kurmuş. Bu dönemde Koreliler fazlasıyla aşağılanmış. Kore'de Korece'yi yasaklamak, kadın ticareti yapmak gibi aklınıza gelebilecek tüm iğrençlikleri ve eziyetleri yapmışlar. Kore 35 yıl gibi çok uzun bir dönem Japon egemenliği altında kalmış. Kore'nin tarihi çoğu yönüyle bizimkine benziyor. Biz her ne kadar Kore gibi uzun yıllar işgal altında kalmamış ve onlar gibi tek bir devlete karşı mücadele etmemiş olsak da bu dönemi, bizdeki Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı Dönemi'ne benzetmek mümkün. Kore'de 1 Mart 1919'da Bağımsızlık Hareketi başlamış. Halk bu günde işgale karşı gösteriler düzenlemiş. (1 Mart günümüzde Kore'de resmi tatildir.) Bu Sam İl (1 Mart) Hareketi vaya Manse (Yaşasın) Gösterileri de denen bu hareket, bizdeki 19 Mayıs 1919'da Atatürk'ün Samsun'a çıkıp milli mücadeleyi başlatmasına benzetilebilir. Japonya 2 .Dünya Savaşı'nda yenilince mecburen Kore'den çekilmiş. Japonya yenilmeseydi şu an Kore diye bir ülke olmayacaktı belki de. Kore neredeyse tüm tarihini ve tarihi kişileri dizi ve filmlerine aktarmayı başarmış. Bu Kore'deki Japon işgali dönemini de Kore dizileri sayesinde öğrenmiş oldum. 

Ben Türk Klasikleri arasında Kurtuluş Savaşı dönemini anlatan kitaplara bayılırım. Ve en sevdiğim yazar Peyami Safa'nın kişileri ve olayları tasvir edişi mükemmeldir. Peyami Safa'nın Kurtuluş Savaşı yıllarını anlattığı "Sözde Kızlar" romanını okuduğum dönem, tesadüfen bir yandan da Gaksital ve Capital Scandal gibi Kore'de Japon işgalinin anlatıldığı dizileri izliyordum. Kore'nin Japon yönetimi altındaki dönemiyle bizim Kurtuluş Savaşı dönemimiz arasındaki benzerliği de o zaman fark ettim. İzlediğim dizilerde Kore'de bir yanda, Japonlar gibi makyaj yapıp, onlar gibi geleneksel Japon kıyafeti yani Kimonoları giyinip Japon komutan eşleriyle takılarak Japonca konuşmayı üstünlük sanan Koreli bayanlar var. Diğer yanda da, Japon işgalini protesto etmek için siyah Hanbok (Geleneksel Kore kıyafeti) giyinip, gizli gizli gazete,dergi çıkarıp halkı işgale karşı bilinçlendirmeye çalışan insanlar var. Peyami Safa'nın "Sözde Kızlar" romanında da; bir tarafta, işgal altındaki İstanbul'da İngiliz, Fransız erkekleriyle balolarda eğlenip onlar gibi tuvaletler giyinerek İngilizce, Fransızca konuşmayı üstünlük sanan, Türkçe konuşanları küçümseyen, Peyami Safa'nın "sözde kızlar" diye nitelendirdiği, konaklarda yaşayan bir takım "kızlar" varken; diğer yanda Anadolu'ya gidip Kurtuluş Savaşı'na hemşire olarak katılmak için mücadele veren "kızlar" var. Gerçekten de iki ülkenin işgal altındaki durumu o kadar benzer ki.

각시탈/ Gaksital




Gaksital, Kore'de Japon işgalinin anlatıldığı, yayınlandığı dönem Kore'de izlenme oranları yüksek olan güzel bir dönem dizisi. Dizide Japonların Koreliler üzerinde uyguladıkları baskı politikaları ve işkencelere geniş yer verilmiş. Halkın içinde bulunduğu zor durum çok etkili biçimde anlatılmış. Japon işgaline karşı maskeyle mücadele eden Gaksital lakaplı bir Koreli vatansever rolünü başarılı oyuncu Shin Hyun Joon canlandırıyor. Ve onun hikayesi dizinin bence en etkileyici bölümü.



Dizi, 1 Mart Yürüyüşü ile son buluyor.

Joo Won'u anlatırken bu diziden kısaca bahsetmiştim. Joo Won dizileri için tık tık :)


Diziden güzel bir şarkı



경성 스캔들/Capital Scandal




Kang Ji Hwan ve Han Ji Min'in başrollerini paylaştığı bu dizide Japon İşgali dönemi, Gaksital'deki şiddet ve ciddiyetin aksine daha komik biçimde ele alınmış. Han Ji Min işgali gizli gizli protesto eden bir öğretmen. Kang Ji Hwan ise, ülkesinin işgal altındaki durumundan fazla şikayetçi olmayan bir çapkın. Sonra bu ikilinin yolları kesişiyor ve hikaye başlıyor. Japon işgali Kore'yi derinden etkilemiş tarihi bir olay. Ve Koreliler de bu tip diziler yaparak bu olayı dünyaya duyurmayı başarmış. Darısı bizim dizilerin başına.

CHICAGO TYPEWRITER



Kill Me Heal Me, The Moon That Embraces The Sun, Capital Scandal, Wonderful Life gibi ayıla bayıla izlenesi dizilere imzasını atmış senarist Jin Soo Wani dizi yazar da izlenmez mi hiç! Dizimizi başrolleri, ağır rollerin altından kalkabilen Yoo Ah In ve yılların güzelliğinden hiçbir şey eksiltmediği Im Soo Jung paylaşıyor. Dizi sırf bu oyuncular için bile konuya falan bakmadan izlenme sebebi zaten. Dizinin hikayesi Kore'de artık dizilerin olmazsa olmazı reenkarnasyon üzerine kurulu. Japon işgali döneminde Japonlara karşı mücadele veren yoldaşların modern zamanlarda tekrar bir araya gelip geçmişi yad etmeleri. (Aslıda tam olarak yad etme denemez ama :) ) Bu dizi Japon işgalini anlatması yönüyle Capital Scandal'ı, karakterlerin yaşanan psikolojik travmaları yönünden Kill Me, Heal Me'yi ve de hayaletler ve şamanizm yönünden de The Moon That Embraces The Sun dizisini andırdı bana. Zaten The Moon that Embraces Sun'daki şaman kadın bu dizide karşımıza başrol kızımızın annesi olarak çıkıyor. Kore milliyetçilik duygusunu ve de romantizmi iliklerinize kadar hissedeceksiniz. Normalde birçok Kore romantik komedi dizisi heyecanlı başlar son birkaç bölüm az çok ne olacağını tahmin ettiğinizden de sönük biter. Bu dizi ise sönük başlayıp ilerledikçe kendini izlettiriyor.


Yoksa siz hala bu dizileri izlemediniz mi?

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Tabi artık Chicago Typewriter da bu grubun bir üyesi...
Şimal yıldızı* dedi ki…
Teşekkür ederim güzel hatırlatmanız için. :) Ben de başladım ama bitirmeye zaman bulabilirsem onunla ilgili de bir yazı paylaşmayı düşünüyorum.
Unknown dedi ki…
Dizide sanki biraz Vatanım Sensin tadı var gibi? Demek ki din, dil ,ırk ne olursa olsun insanların olaylara tepkisi genel olarak aynı. Vatanım Sensin'de de bir kısım içeriden örgütlenip bağımsızlık, refah için savaşırken bir diğer kısım çok kolayca empoze olup milli bilinci unutuyor. Çok merak ettim kesinlikle bakmalıyım. Yazı için teşekkürler ellerine sağlık :D
Şimal yıldızı* dedi ki…
Vatanım Sensin dizisini izlemediğim için karşılaştırma yapamıyorum maalesef.

Teşekkür ederim yorumunuz için