DÜŞLERİMİN PRENSİ | GOONG | PRINCESS HOURS


“Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.” diyor Orhan Pamuk "Yeni Hayat" kitabına başlarken. Ben de bir dizi izledim ve hayatım değişti diyorum. İşte bu hayatımı değiştiren dizi, Kore'de 궁 (gung) yani Saray olarak bilinen Türkiye'de de Düşlerimin Prensi olarak 2008 yılında TRT ekranlarında gösterilen bir gençlik dizisi ve benim ilk göz ağrım. Bu dizi beni Güney Kore'yle ve hatta Japonya, Çin, Tayland, Tayvan gibi diğer ülkelerin dizileriyle ve doğal olarak da kültürüyle tanıştırmış oldu. Bu diziden sonra pek çok dizi izlememe rağmen bu diziyi izlerken hissettiğim zevki bulamadım nedense.


TRT'de bu diziden önce birkaç tarihi dizi yayınlanmıştı. Bu ise, yayınlanan ilk gençlik dizisiydi. Ve gençlik dizisi olması sebebiyle de benim gibi birçok gencin ilgisini çekti.


Ben bu diziyi tamamen tesadüf eseri izlemeye başlamıştım. Tabi o zamanlar Kore nerede onu bile bilmiyordum. Hatta diziyi ilk gördüğümde bir Japon filmi sanmıştım. :) O zamanlar ergenlik döneminde olmamın da etkisiyle kısa sürede dizinin müptelası olmuştum. Diziyi nefesimi tutarak, hiçbir sahnesini atlamadan, heyecandan karnıma kramplar girerek izliyordum. Evde diziyi ilk keşfeden bendim ama bir süre sonra ailecek izler olmuştuk. Televizyonun karşısına dizinin başlama saatinden iki saat önce oturur, heyecanla dizinin başlamasını beklerdik. Dizinin reklamlarını bile izlerdim. (Dizi başlamadan önce bir çay reklamı çıkardı, onu bile hala hatırlarım.)



Yoon Eun Hye idolümdü. Joo Ji Hoon da ilk oppam. Dizi bittikten sonra bile etkisi bende çok uzun süre devam etti. İnternette diziyle ilgili şarkılar, kamera arkası görüntüleri, hayran videoları gibi ıvır zıvır ne varsa hepsini ezberlemiştim. Sonra bu "Düşlerimin prensi sendromu"nun psikolojimi olumsuz etkilediğini düşünerek kendime "Düşlerimin Prensi yasağı" koymuştum. Daha sonra ise, diğer Kore dizilerini izledikçe bu video vs. izleme takıntım kayboldu. Şimdilerde de canım sıkıldıkça açar bakarım, müziklerini dinlerim.



Senaryosu, manhva yani Kore çizgi romanından alınmış olan bu dizi, Kore'de hala temsili bir krallığın olduğu varsayımına dayanılarak yani sanki günümüzde Kore'de, İngiltere'deki gibi, sembolik bir kraliyet ailesi varmış gibi düşünülerek yazılmış.


Başrollerini ise, Joo Ji Hoon, Yoon Eun Hye, Song Ji Hyo ve Kim Jeong Hoon paylaşıyor.




Prensimiz Şin Gun yani Joo Ji Hoon, asi ve saray kurallarından sıkılmış bir genç. Prensesimiz Çeyank yani Yoon Eun Hye ise, sıradan bir lise öğrencisi. Kral rahatsızlanınca prensin acilen evlendirilmesi gerekir ve prensin evlenme teklifini hoşlandığı kız kabul etmez. Bunun üzerine aileler devreye girer ve prens beşik kertmesi ile evlendiriliverir.


Kore saraylarını çok iyi tanıtan bu dizinin yayınlandığı yıllardaki Kore'deki izlenme oranları da epey yüksek. Dizinin oyuncuları da şimdilerde yavaş yavaş orta yaşlarına adım atan popüler Kore oyuncuları.





Dizinin yönetmeni Hwang In Roi'a da bayılıyorum. Çekim tarzı tem benlik. Bu yönetmen Playfull Kiss dizisinin de yönetmenliğini yapmıştı. İki dizide de her bölümün sonunda gösterilen bu tatlı ayıcıkların, onun eseri olduğunu düşünüyorum.


Bu diziden sonra aynı yönetmen Park Shin Hye'li Seven'lı Goong S isimli bir dizi çekti. Ancak ben onu hiç beğenmedim.






Dizinin tüm şarkıları güzel.

STAY- I'M A FOOL

HOWL&J- PERHAPS LOVE

HOWL-PARROT



HOWL- PARROT PİANO VERSİYONU






Benim Kore serüvenim bu diziyle başladı. İyi mi oldu, kötü mü oldu bilemiyorum ama bence insanların hayatta zevk aldığı şeylerin olması çok güzel. Benim için Kore dizilerini izlemek, meditasyon yapmak gibi. Bilgilendiriyor, eğlendiriyor, yeri geliyor hüzünlendiriyor ve o an düşündüğüm, üzüldüğüm ne varsa hepsini alıp götürüyor. Beni mutlu edip güç veriyor.








Aslında dizileri ilk izlediğim yıllardaki halimden çok farklıyım. O zamandan bugüne büyük aşamalar kat ettim. Önceden dizileri körü körüne izlerdim. Dizilerdeki o karakterlerin mükemmel hayatlarına özenip kendimi mutsuz hissederdim.




Ancak şimdilerde Kore'nin dizileri, kendini tanıtmada önemli bir araç olarak kullandığının bilincindeyim. Ve ben de Kore'yi de kendi ülkemizi daha iyi tanımak için bir araç olarak görüyorum. "Onlarda böyleymiş, bizde nasıl veya nasıl olmalı?" diye sorular soruyorum kendi kendime. O parlak dizilerin arkasındaki gerçek Kore'yi görmeye çalışıyorum. Bence Korelilerin ve Kore'nin iyi özelliklerini almalıyız, kötü özelliklerini de eleştirmeliyiz. Sürekli Batı'yı gören bizler yönümüzü bu sayede Doğu'ya dönerek onların o mistik düşünce tarzlarını da öğrenmiş oluyoruz.


İyi ki böyle bir diziyi izlemiş ve kendime yeni bir ilgi alanı oluşturmuşum. Bu diziyi yapan ve bize ulaştıranlara sonsuz teşekkürler...



Burada benim gibi Kore sever olan arkadaşlara da bir uyarım olacak.





O diziler ve filmlerdeki karakterler tamamen hayal ürünü. Zaten gündelik hayatta Korelilerle karşılaşmışsanız aslında o dizilerde gördüğümüz makyaj ve estetik harikası ünlüler kadar alımlı olmadıklarını da anlamışsınızdır.





Son dönemlerde, Kore hayranı olan genç kızlarımız, çekik turist görünce onları Koreli sanıp peşlerine takılıyorlar. (Ben de zamanında yapmadım mı yaptım tabi.) Hatta birkaç Kazak, Kırgız görüp onları Koreli sananlar bile gördüm. Ama bilginiz olsun; Koreliler, Kore fanlarının peşlerine takılıp da kendilerini rahatsız etmelerinden hiç haz etmiyorlar. Kendinizi onların yerine bir koysanıza, gezip görmek için gittiğiniz bir ülkede sizi ünlü sanıp peşinize takılıyorlar. Çok absürt bir durum.






Ha! Eğer dilinizi geliştirmek gibi bir amacınız varsa, fazla aşırıya kaçmadan sohbetinizi yapın. Durduk yere adamların üstüne hoplayıp "oppa, kiyovo, nomu çuva, sarangheyo" falan demeyin. Hayatta her şeyi dozunda yapmak gerek. Körü körüne Kore'yi sevmeyin. Kore'yi iyice araştırın ve onlara eleştirel gözlerle bakmaya çalışın. Yeri geliyor, Koreliler bizleri çok sert biçimde eleştirip bizleri inançlarımızdan ve yaşam şekillerimizden ötürü acımasızca yargılayabiliyor. Hiçbir ülkeyi kendi ülkemizden daha değerli görmeyin. Kore'yi de Türkiye'yi de iyi araştırın ve her iki ülke konusunda da detaylı bilgiye sahip olun. Onlarla karşılaşınca kendi ülkemiz hakkında onları yanlış bilgilendirmeyin, ülkemizi onlara kötülemeyin.










Yoksa siz hala Düşlerimin Prensi'ni izlemediniz mi?

Yorumlar

byhn dedi ki…
Düşlerimin prensi benim de şans eseri TRT de izleyip çok sevdiğim dizidir, ilerleyen zamanlar da internetten tekrar da izledim. Son birkaç yılda da iyice Kore dizisi bağımlısı oldum denebilir. 80 küsür oldu izlediğim dizi sayısı. Seviyorum Kore dizilerini bloğunu da şans eseri bu gün fark ettim takip etmeye devam ederim farklı ve ilginç bir bloğun var. İyi günler....
Şimal yıldızı* dedi ki…
Yorum almayınca kendi kendime konuşuyormuş gibi hissediyorum. Böyle güzel yorumlar görmek hoşuma gidiyor. Teşekkür ederim yorumunuz için.
Adsız dedi ki…
bu dizi bana önceden ne izliyormuşum sorusunu sorduran ilk dizydi. hayata bakış açısı kore nasıl bir ülke insanları nasıl ,kültürü nasıl ,ne ile mutlu olurlar ...gibi birçok soruyu beraberinde sordurdu bana 2008 yılından bu yana hala severek merak ederk izlediğim dizilerinle gruplarınla hayatıma iyiki girdin kore iyi ki varsın H.R.N
Erhun dedi ki…
İlk izlediğim dizi TRT de jomong idi. Sonra da bu diziyi izlemiştim. Çok farklı ama bir o kadar da benzer yapısı ilgimi çekti. Yıllardır izler oldum bu kore dizilerini. Eskiden hepsine atlardım. Hiç ayırt etmezdim. Ama şimdi başlayıp yarım bıraktıklarım bile oluyor. Kore diline de sempatim artmıştı. 2. üniversitem Kore Dili ve Edeb. olsun istemiştim bir dönem. Başka bölüm nasip oldu. Ama şimdi biraz biraz öğreniyorum. Lanet olası ingilizceden daha güzel geliyor bana doğrusu.
Erhun dedi ki…
İlk izlediğim dizi TRT de jomong idi. Sonra da bu diziyi izlemiştim. Çok farklı ama bir o kadar da benzer yapısı ilgimi çekti. Yıllardır izler oldum bu kore dizilerini. Eskiden hepsine atlardım. Hiç ayırt etmezdim. Ama şimdi başlayıp yarım bıraktıklarım bile oluyor. Kore diline de sempatim artmıştı. 2. üniversitem Kore Dili ve Edeb. olsun istemiştim bir dönem. Başka bölüm nasip oldu. Ama şimdi biraz biraz öğreniyorum. Lanet olası ingilizceden daha güzel geliyor bana doğrusu.
Erhun dedi ki…
İlk izlediğim dizi TRT de jomong idi. Sonra da bu diziyi izlemiştim. Çok farklı ama bir o kadar da benzer yapısı ilgimi çekti. Yıllardır izler oldum bu kore dizilerini. Eskiden hepsine atlardım. Hiç ayırt etmezdim. Ama şimdi başlayıp yarım bıraktıklarım bile oluyor. Kore diline de sempatim artmıştı. 2. üniversitem Kore Dili ve Edeb. olsun istemiştim bir dönem. Başka bölüm nasip oldu. Ama şimdi biraz biraz öğreniyorum. Lanet olası ingilizceden daha güzel geliyor bana doğrusu.
Şimal yıldızı* dedi ki…
Ben de aynı durumdayım. Eski diziler daha güzeldi. Şimdiki Kore dizilerinden zevk almıyorum. Korece başlangıçta çok kolay, öğrendikçe zorlaşıyor maalesef.
Erhun dedi ki…
Bu udemy deki derslerinizden çalışıyorum bakalım. Bu seviyeyi bitirince ne kadar ilerlemiş olurum sizce? Ve bu zorluk kaçıncı dersten sonra başlıyor?